Bellapais Manastırı

Bellapais Manastırı, Girne’nin doğusunda Beşparmak dağlarının yamacında yer alan Beylerbeyi Köyü'nde yer alıyor. Beylerbeyi (Bellapais) Köyü limon ve nar ağaçları arasında küçük bir Akdeniz köyü. Köye değer katan gösterişli manastır binasıysa 1158 ve 1205 yılları arasında Lüzinyanlar tarafından inşa edilen inşa edilmiş ve şirin bir İngiliz mahallesi tarafından çevrelenmiş. Bellapais Manastırı, Kuzey Kıbrıs sahillerinin çok büyük bir bölümünü önünüze seren harika panoraması ve güzel dağ manzarası ile Kıbrıs’ta gotik mimari tarzının görülmesi gereken en önemli yer ve eserlerinden biri.
Manastırın günümüze kadar ulaşmış en sağlam yapısı kilise. Yapının ön yüzünde dikkatleri çeken freskler 15. yüzyılın ortalarında yapılmış. Orta avlunun doğusunda yer alan ve rahiplerin kullandığı çalışma ve sohbet odaları ziyaretçilere etkili bir tarih yolculuğu sunuyor. Sohbet odalarının ortasında yer alan sütunun Bizans Kilisesi'ne ait olduğu sanılıyor. Manastırın üst katında rahiplerin yatak odaları ve değerli eşyaların bulunduğu bir alan da yer alıyor.
Bellapais Manastırı bir kapı ve ön avlu ile başlıyor. Kapının kulesi daha sonra yapılmış. Bu avlunun öteki ucundaki kilise, manastırın günümüze en iyi durumda ulaşmış kısmı olup 13. yüzyıldan kalma. Ön yüzünde görülen İtalyan tarzı freskler ise daha sonra, 15. yüzyılda yapılmış. Manastırın ortasında çevresi revaklı bir avlu bulunuyor. Bir köşede üst üste duran Roma döneminden kalma iki mermer lahit, bir zamanlar rahiplere lavabo vazifesi görmüş. Lahitlerin arkasındaki kapıdan yemekhaneye geçiş var. Kapının mermer üst sövesinin üzerinde sırayla Kıbrıs, Kudüs ve Lüzinyan krallıklarının armaları asılı. Geniş, dikdörtgen şeklinde tonozlu bir salon olan yemekhane Gotik sanatın kusursuz bir örneği olarak kabul ediliyor. Papazlara yemek yedikleri sırada vaaz vermek için kullanılan kürsüyse hala yerinde duruyor. Batı duvarındaki kapı, alt kattaki mutfak, mahzen ve tuvaletlere inen merdivene açılıyorken; orta avlunun doğusunda da rahiplere ayrılan yerler ile meclis odası bulunuyor.
Manastırın savaş yıllarında kurşun yağmuruna tutulmuş ve bugün halen kurşun izlerini taşıyan özel bir salonunda dönem dönem klasik müzik konserleri gerçekleştiriliyor. (Bu konserlerden birini mutlaka izlemelisiniz!). Manastırın idari işleri meclis odasından yürütülüyormuş. Gotik taş işçiliğinin başarılı örnekleri kabul edilen dış kabartmalarının arasında sırtında bir merdiven taşıyan adam, iki deniz kızı arasında bir adam, kitap okuyan bir kadın, iki vahşi hayvanın saldırdığı bir adam, tespihli bir kadın, dallarında bir kedi ve bir maymun olan armut ağacının altında kalkanlı bir adam, pelerinli bir rahip gibi figürler göze çarpıyor. Meclis odasının ortasındaki sütunun ise erken dönem bir Bizans kilisesinden geldiği sanılıyor.
Doğanköy'den Beylerbeyi tabelalarını takip ederek ulaşabileceğiniz manastır, gezilecek bir tarihi yer olması dışında, tüm Girne şehrini gözler önüne seren bir manzaraya sahip. Manastır içinde bir de restoran bulunuyor. Kybele Restaurant'ta öğle veya akşam yemeği molası verip Kıbrıs lezzetlerini tadabiliyorsunuz. Manastır çevresinde de Huzur Ağaç Restoran gibi güzel yeme-içme mekanları bulabilirsiniz.