Girne Kalesi: Kuzey Kıbrıs'ın Kalbi

Girne Kalesi, şehir merkezinde bulunan Girne Limanı’nda gezinirken tüm ihtişamıyla gözünüze çarpar ve sizi adeta karşılar. Bu kocaman kalenin, 7.yy'da, Arap-İslam akınlarına karşı kentin korunması için inşa edildiği kabul ediliyor. Kıbrıs ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyunca çeşitli saldırılara maruz kaldığından, Girne Kalesi dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bugünkü büyüklüğüne kavuşmuş. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir gününüzü ayırmanızı gerektiren kale, büyük olduğu kadar içinde sergilediği eserlerle de son derece değerli bir tarih mirası.
Kalenin içerisinde bulunan müzelerin (özellikle de Batık Gemi Müzesi) mutlaka ziyaret edilmesi gerekiyor. Saatlerce gezseniz bile kolay kolay sonunu getiremeyeceğiniz bu dev komplekste Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı-Türk ve İngiliz medeniyetlerden izler bulacaksınız. Peki Girne Kalesi'nde mutlaka görmeniz gereken yerler hangileri?
Erken Bizans dönemi tarihi kalıntılarının üzerine, 1208-1211 yılları arasında, Kıbrıs Kralı Jhon D’İbelin tarafından inşa ettirilmiş. Kulede Bizans, İngiliz, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz asker bayrakları sergileniyor.
12. yy’da Bizans tarafından inşa edilmiş, Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapıt olarak kullanılmış bu gösterişli kilise, Venedik döneminde bazı değişikliklerle kale içine alınmış. Lüzinyan döneminde yapıldığı sanılan sarnıç kalenin su ihtiyacını karşılıyormuş.
Kalenin Lüzinyan dönemine ait olan zindan bölümü Kral I. Peter döneminde birçok işkence olayına sahne olmuş. Zindan odalarında o zamanlar yaşananları canlandıran mizansenler niteliğindeki eserler sergileniyor.
Batık Gemi Müzesi‘nde bulunan gemi günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak biliniyor. Milattan Önce 306 yılından kalma bu ahşap ticaret gemisi batığı, Akdeniz’de Büyük İskender’in ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanmaya aitmiş. 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1,5 km açıkta, suyun 24 metre derinliğinde fark edilen gemi, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılmış ve çıkarıldığında içerisinde 400 amfora tipi testi dolusu zeytin ve badem halen duruyormuş. Kıbrıs Cumhuriyeti 50, 20 ve 10 cent madeni paralarında bu batık geminin resmi yer alıyor.
Erken 15 yy. Venedik dönemi mimarisi özelliklerini yansıtan Venedik Kulesi’nde top atışı hazırlığı yapan askerler ve benzeri canlandırmalar sergilenmektedir.
Bu bölümde, Erken ve Orta Tunç dönemlerinde Kırnı Köyü’nde bulunmuş bir mezar ve mezardan çıkan buluntular sergileniyor. Akdeniz Mezar Kazısı bölümündeyse Helenistik dönemden Erken Bizans dönemine kadar kullanım gören mezarın maketi ve buluntuları görülebilir.
Lüzinyan dönemine ait olan bu salonda Dr. William Dreghorn’un, Girne şehrini konu alan özgün resimleri sergileniyor.
Tüm bu bölümleri gezerken, yorulduğunuzu hissettiğiniz anda, yine kalenin içinde yer alan minyatür cafe’de mola verebilir, lezzetli Kıbrıs kahvesinden yudumlayabilirsiniz.
Antik kaynaklar, Girne Kalesi’nden ilk kez, 1191 yılında Üçüncü Haçlı Seferi esnasında Arslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs Kralı İsak Kommen’i yenmesi ve Kıbrıs’ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kale içi ve çevresinde yapılan araştırmalar, kale tarihini Helenistik Roma devirlerine götürmekle beraber, Girne Kalesi’nin kesin inşa tarihi günümüze kadar belirlenememiştir. Ancak, birçok kaynak mevcut kalıntılardan, orjinal kalenin M.S. 7. yy’da, Kıbrıs’a yapılan Arap akınlarına karşı Girne’yi savunmak amacı ile Bizans’lılar tarafından inşa edildiğini belirtmektedir.
Kıbrıs’ı ele geçiren Arslan Yürekli Richard, adayı önce Templar Şövalyeleri’ne, daha sonra da Guy de Lusignan’a (Luzinyan) satar. Böylece Kıbrıs’ta 300 yıl (1192-1489) kadar sürecek Fransız Lüzinyan saltanatı başlamış olur. İlk inşa edildiğinde çok küçük olan Girne Kalesi, 1208-1211 yılları arasında, Lüzinyan Kralı olan Jhon D’İbelin döneminde geliştirilmiştir. Bu dönemde, bazı yerlerde Bizans tahkimatından da yararlanılmak suretiyle kaleye yeni bir giriş kapısı, at nalı ve kare planlı kuleler, ok mazgalları, muhafız odaları ve zindanları eklenmiştir. Kale savaş zamanlarında sığınma yeri, barış zamanlarında ise dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.
1373 yılındaki Ceneviz saldırılarında büyük tahribata uğrayan kale, 1489 yılından itibaren Venediklilerin savunma planlarına uygun olarak daha da genişletilerek bugünkü son şekilini almıştır. Bu dönemde kalenin dış çevresinde top atışlarına dayanıklı, kalın tahkimat duvarları ile top atışı yapılabilecek geniş mazgallı kuleler inşa edilmiştir. Kaleye giriş bir hendek üzerinden olmaktadır. 1400'lü yıllara kadar bu hendek içi su dolu olarak kullanılmıştır. İç kapının tonozunda bulunan üç aslanlı Lüzinyan amblemi, başka bir yapıdan buraya getirilmiştir. Kalenin içinde 1100'lü yıllarda yapıldığı sanılan bir Bizans Kilisesi (St. George Kilisesi) yer almaktadır.
1571 yılında Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethi sırasında kale Osmanlı ordusuna savaşsız teslim olmuştur. Fetih sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahiti de kalede bulunmaktadır. Osmanlı döneminde kalede yapılan ilavelerin tamamı, İngiliz sömürge dönemindeki restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaldırılmıştır. 1960-63 yılları arasında turistik amaçla kullanılan kale, 1963-74 yılları arasında ise kısmen turizme açık, genel anlamda ise Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından askeri amaçla kullanılmış. Girne Kalesi 1974 yılından bu yana, Eski Eserler ve Müzeler dairesi Müdürlüğü’nün denetiminde açık bulundurulmaktadır.